4 Nisan 2014 Cuma

YEREBATAN SARNICI


Sultanahmet Meydanı’nda birbirinden güzel tarihi eserler arz-ı endam ederken güzellikleri bu kadar ortadayken gizli saklı duran, dışarıdan bakınca bir şeye benzetilemeyen Yerebatan Sarnıcı, içine girince bambaşka bir güzellik sunuyor.
Islak merdivenlerden inerken hafif ışıklandırılmış loş ortamı ve çalan müzikle bir anda insanı etkileyen büyüsü başlar sarnıcın. Yapılış amacı bu olmasa da… Bugün konserler ve çeşitli kültürel etkinliklerin düzenlendiği sarnıç, Doğu Roma İmparatorluğu’nun parlak dönemlerinde İmparator Justinianus zamanında yaptırılmış (MS.532). Taa Belgrad Ormanlarından getirilen su, burada toplanıp sarayın su ihtiyacını karşılarken şimdi içinde bulunan sulara madeni para atan turistlerin dilekleri karşılanıyor. İrili ufaklı pek çok balığın da yaşam alanı olan bu sularda balıklar kelimenin tam anlamıyla paranın içinde yüzüyorlar.
9 metre yüksekliğinde tam 336 mermer sütun birbirlerine 4,8 metre mesafeyle sıralanıp sarnıcın ayakta kalması için yıllardır bu yükü çekiyorlar, aynı zamanda eşsiz bir görüntü oluşturuyorlar. İlk bakışta hepsi aynı gibi görünse de sütunların bazıları mermer, bazıları granit, bazıları tek parça bazıları iki parça, bazıları corinth bazıları ise ion üslupla şekillendirilmiş. Çoğu silindir şeklinde olsa da köşeli veya yivli olana da rastlamak mümkün ki bu sütunların önemli bir bölümü eski yapılardan toplanıp burada kullanılmış.
Sütunların arasında ahşap yürüme yollarının müsaade ettiği kadarıyla sarnıcın içinde dolaşırken yol seni sonunda yan ve ters duran iki medusa başının sütunlara kaide olarak kullanıldığı kuzeybatı köşesine götürür. Medusa, Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarından, üç gorgonadan biri olarak bilinir. Üç kız kardeşin ikisi ölümsüz, yılan başlı olan Medusa ise ölümlüdür. Kendisine bakanları taşa çevirme gücü vardır. Mitolojik olarak medusa başının büyük yerleri ve özel yapıları kötülüklerden korumak amaçlı kullanıldığı düşünülüyor.